İş sağlığı ve güvenliği yasası ile ilgili oluşan ticari ve ekonomik sonuçların her geçen yılda kendisini iş kazaları sayılarının ve meslek hastalıklarının sayısal olarak artması şeklinde göstermektedir. İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği kapsamında güvenli ve sağlıklı iş ortamı hazırlama yükümlülükleri maliyet artışı olarak görülmekte olup kanun sorumlusu bakanlığın yapamadığı veya yetersiz olduğu bir denetleme sisteminde maalesef ölen emekçiler yani çalışanlar oluyor. İş sağlığı ve güvenliği kimsenin para kazanma kapısı değildir. Bunun üzerinden kar olarak bakılamaz.
Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının iş kazalarında yaşamını yitiren çalışanların sayılarını yıllara göre sizinle paylaşmak istiyorum.
- 2013 yılında iş kazası sonucu yaşamını yitiren kişi sayısı 1235 kişi
- 2014 yılında iş kazası sonucu yaşamını yitiren kişi sayısı 1886 kişi
- 2015 yılında iş kazası sonucu yaşamını yitiren kişi sayısı 1730 kişi
- 2016 yılında iş kazası sonucu yaşamını yitiren kişi sayısı 1970 kişi
- 2017 yılında iş kazası sonucu yaşamını yitiren kişi sayısı 2006 kişi
- 2018 yılında iş kazası sonucu yaşamını yitiren kişi sayısı 1923 kişi
Ve 2019 yılının ilk iki ayında 280 kişi yaşamını yitirmiştir, bu iş kazası sonucu hayatını kaybeden çalışanların aynı şekilde meslek hastalıkları sonucunda alınmayan önlemlerden olduğu karşımıza çıkmaktadır. Örneğin 2018 yılında tarım alanında çalışan 6 kişinin kırım Kongo kanamalı ateşi, 1 kot kumlama işçisi silikozis, 1 kişi maden işçisi silikozis, 1 tarım işçisi sıtma ve yine tarım işçisi kuduz şeklindeki hastalıklardan kaynaklı yaşamlarını kaybetmişlerdir.
Tüm veriler incelendiğinde ölüm sebeplerin temelinde ekonomik durum vardır. Trafik kazaları iş kazalarının en fazla yüzdelik alan bölümünü oluşturduğu için bakımı yapılmamış taşıma araçları uygun olmayan lastikler ile yola çıkan mesai saatlerine uygun davranılmıyan şoförler sadece ilk aklımıza gelenler. Bunlar neden tercih edilmekte çünkü maliyet boyutu en az oldukları için… İşveren sadece verilen saatte işe başlanmasını ister ve bunu en ucuz ne ile yapabilirim mantığı tercih sebebi oluşturmaktadır. Ekonomik sebepler iş sağlığı ve güvenliği kapsamında sadece işveren de değil çalışanda da iş kazalarında ölüme sebebiyet vermektedir. Ekonomik sıkıntısı bulunan çalışanlar (enflasyonun yüksek olduğu durumlarda özellikle hayat pahalılığı, banka kredileri ya da başka borç kaynakları vb.) işe adapte olamadıklarından iş kazası sonucu yaşamlarını kaybetmektedirler.
Avrupa ülkeleri arasında en fazla ölümlü iş kazası sayısı Türkiye de bu kapsamda yapılan tüm düzenlemelere rağmen Türkiye de Avrupa ülkelerine göre her yıl yaklaşık olarak 4 kat daha fazla insan çalışırken ölmektedir. Avrupa’nın en büyük ekonomisini oluşturan Almanya da bizden yaklaşık 4 kat daha az iş kazası meydana gelmektedir. İsveç te bir yılda iş kazasında yaşamını yitiren 58 çalışan var. Avrupa’nın en düşük ekonomisine sahip Romanya da 14 kişide 1 kişi yaşamını yitirmektedir. Avrupa’da istihdam edilen çalışanların sayısına bakıldığında iş kazalarında yaşamını yitirenlerin sayısın en az Hollanda olarak görülmektedir. Bu da bize doğrudan ekonomik sebeplerin iş kazlarında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Durum böyle iken Ülkemizde ivedilikle yapılması gerekenler çalışanların ekonomik yönden tam iyilik halinin geliştirilmesi gerekmektedir. Yaşanılabilir bir ücret sağlanmalıdır. Devletin bu kapsamda işverene vereceği çeşitli teşvikler sonucunda işveren tarafından çalışana yeterli ücret olarak yansıtılması sağlanmalıdır.
İş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri işverene bağlı çalışılmasına izin verilmemelidir. Çeşitli yetkiler verilip bu durumdan çıkarılmaları sağlanmalıdır. İşverenlerden emir komuta alır gibi işveren işletmesi için danışmanlık yapamazlar, uygunsuzluklara bu şekilde çözüm bulunamaz. Özellikle iş kazalarında bu kişiler yargılanamazlar danışmanın yaptırım durumu yoktur. Bu hatadan vazgeçilmelidir.
Çalışanların çalışma saatlerinden fazla çalıştırılmalarına göz yumulmamalıdır, fazla çalışma sonucu oluşan yorgunluk ve yıpranmalar bu kazaları meydana getirmektedir, ayrıca çalışılan her mesai sonrasında ücret sorunu olmamalıdır. Birçok sektörde ve işletmelerde çalışanların hakları gasp edilmekte, bunlardan dolayı çeşitli intihar ve cinayet durumları ortaya çıkmaktadır. Denetlemelerin ciddi tarafsız ve sonuçlarının ağır olacağı şekilde yapılmalıdır.
İş sağlığı ve güvenliğinde belirlenen uygunsuzluklara çok ağır şekilde idari para cezaları getirilmelidir. İş Teftiş Kurulu tarafından yapılan denetlemeler daha sıklaşmalı ! Her işletme yılda en az 1 defa denetlenmelidir.
Her yıl 60-70 çocuk işçi iş kazası sonucu yaşamını yitirmektedir. 2018 yılı çocuk işçiliği ile mücadele yılı olmasına rağmen 67 çocuk işçi hayatını kaybetmiştir. Çocuk işçi çalıştırmaya son verilmeli hatta yasaklanmalıdır. Bu durum tespiti halinde daha ağır yaptırımlar getirilmelidir.
İş kazalarının olmadığı sağlıklı çalışmalar temennisiyle…